ZAFER BAYRAMINA DÜŞEN İKİ GÖLGE

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın bugün MYK toplantısı sürerken düzenlediği gündeme dair açıklamalarda bulundu. 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili yapılan yasakları gündeme getiren Öztrak yaptığı basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu;

Dün, Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferi’nin 98. yıl dönümünü coşkuyla kutladık. Bu yıl, 30 Ağustos Zafer Bayramı’na iki ayrı gölge düştü. İlki tüm dünyayı da etkileyen korona salgını… İkincisi ise saray hükümetinin, milli bayramlarımızla ilgili alerjisi… Cumhuriyeti bir “ara dönem” olarak gören, Atatürk ve cumhuriyet devrimleriyle sorunu olan, tarihimizi “keşke Yunan galip gelseydi” diyenlerden öğrenen bu siyasi zevat; 15 Temmuz’u, ‪29 Ekim‬’e; Malazgirt’i, Başkomutanlık Zaferi’ne tercih eden bir zihniyete sahip… Korona virüsü de bu ideolojik bağnazlığın bahanesi oluyor.

ALLAH AKIL FİKİR VERSİN
15 Temmuz kutlamalarında, Ayasofya açılışında, Malazgirt kutlamalarında kimseye bulaşmayan virüs, ne hikmetse ‪23 Nisan‬ da, ‪19 Mayıs‬ da veya 30 Ağustos da kutlama yapılırken bulaşıyor. AK Parti sözcüleri buna bir bahane bulmuşlar. Diyorlar ki,  “15 Temmuz kutlamaları henüz daha dördüncü yılında olduğu için doğal olarak 15 Temmuz kutlamalarını erteleyemezsiniz” diyorlar. Bu müflis bezirgân siyasetçiler için; 98 yıl önceki “30 Ağustos Zaferi” pandemi nedeniyle kutlanamayacak kadar eski, ama 949 yıl önceki Malazgirt Zaferi yeni.  Milletimizden kopanlar, âlemi kör, herkesi de sersem sanıyor. Bizde “Allah bunlara akıl fikir versin” diyoruz.

ANITKABİR’DEKİ SAYGISIZLIĞA SESSİZ KALANLARI DA KINIYORUZ
Sarayın çifte maaşlı propaganda memuru da, Malazgirt’ten 15 Temmuz’a bir hat çizerken, Anadolu’yu düşman çizmelerinden kurtaran, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yok saymaya cüret edebiliyor. 30 Ağustos Zaferini kutlarken, zaferin başkomutanının adını ağzına dahi almayabiliyor. Millet olmanın gereği kıvançta ve tasada birlik olmaktır. Biz bu tartışmaların daha başında; “Malazgirt Zaferi de bizimdir, 30 Ağustos Zaferi de bizimdir” dedik. “Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan da bizimdir, Anadolu’nun kapılarını emperyalistlerin yüzüne çarpan Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir” dedik. Erdoğan’ın muhalefetten ve milletten gelen tepkiler üzerine, dün bu anlayışa, “sözde de olsa” yaklaşmak zorunda kalmasını elbette not ettik. Ama aynı gün, Anıtkabir’de yaşanan saygısızlığı ve sarayın buna sessiz kalmasını nereye koyacağız? İsim isim belirlenerek Anıtkabir’e alınanlar arasından, edep ve adaptan yoksun, kendini bilmez bir grup, kabir ziyareti sırasında Erdoğan’a tezahürat yapıyor. Şimdi bu holiganların içeriye alınması, devlet protokolünün hangi maddesinde yazıyor? Atamızın kabrine, edep, adap bilmeyen bu holiganları kim dolduruyor? Kim bunları seçiyor? Kimlik göstere göstere içeri alınmışlar. Hangi müflis bezirgân siyasetçi Anıtkabir’de bu saygısızlığı yaptırıyor? Bu artık kaçıncı ayıp? Kabir ve kabristanlarda slogan atmak, tezahürat yapmak hangi örfte, hangi inançta, hangi adapta var? Biz yapılan bu ayıbı da, bu ayıba sessiz kalanları da kınıyoruz. Grup Başkanvekillerimiz, milletimizin vicdanını dağlayan bu hadisenin bir daha Anıtkabir’de tekerrür etmemesi için, bir düzenlemeyi TBMM’ye verecekler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*